27 Mayıs 2009 Çarşamba

KATYA VE ARKADAŞI

"Ne arıyorsun?" diyor erkek doktor Katya`ya.

Genç doktor, sessiz olsa da, düşünceli olsa da, Katya`ya yakınlık duyanlardan olduğu aşikar.

"Belli türleri sevdiğin, tercihinin bir çoklarından ayrı olması, bilinmeyen ama tahmin edilebilen özellikler taşıdığın belli."

Yanıt alamayınca;
"Ne arıyorsun?" diye sözlerini yineliyor.

Bu sözler, genç kadını huzursuz eder gibi. Eder gibi ya, ama etmiyor işte.

Katya, sehpadaki tıp dergilerinden herhangi birini alıyor, herhangi bir sayfasını açıyor.

"Onu alçakça olarak niteliyorum," diyor sonra.

Ne dedi, niçin dedi, kime dedi? Evet, dedi işte. İşte söyledi Katya. Hem de aşikar söyledi.

Bilinmeyenler çoğaldı diye düşünüyor adam.

Doktor gülüyor yalnızca.

'Katya birini alçakça olarak nitelendirdi,' diye mırıldanıyor sonra. Katya`ya bakıyor. Belli, onu bu güne kadar böyle sinirli görmemişti.

Arkadaşını değişik duygular içinde görmek, onun bilinmeyen yönünü yakalamak adamı mutlu ediyor.

Katya, arkadaşına bakıyor. 
Gülümsüyor.

'Yumuşadı,' diye düşünüyor arkadaşı.

Başını eğiyor:
'Benim kıyılarımda yer edinmek istiyor, sanki yanıbaşımda bir devlet kuracak. Faaliyetlerini başlatabilir… ' diye söyleniyor.

Son kelimeyi hem daha düşük söyledi, hem de yutkunarak.

`Onun insan onuruyla oynayan tiplerden olduğunu yıllar öncesinden söyledim sana. Faaliyetlerini bilerek yaptığını sanmıyorum.` diye düşünüyor Katya.

Sonra yutkunuyor ve şöyle diyor:
"Ben tarihin en onurlu kişisini arıyorum."